Adamın biri Müslüman mezarlığına ölü bir köpeği gömer. Görenler onu, zamanın kadısına şikâyet ederler.

Kadı adamı çağırır ve işin aslını sorar.

Adam: -Doğrudur, öyle yaptım, çünkü; köpeğin bana vasiyeti böyleydi, onun vasiyetini yerine getirdim, der.

Kadı: -Sen bizim aklımızla alay mı ediyorsun? diye çıkışır.

Adam: -Hayır efendim, aynı zamanda kadıya da 10.000 dirhem vermemi vasiyet etti.

Bunu duyan kadı: -Rahmetli köpeğin ölümü bizi fazlasıyla üzdü, der.

İnsanlar, kadının değişen bu tavrına hayret ederler.

Kadı onlara der ki: -Bu durum sizi hayrete düşürmesin, bu köpeğin geçmişini araştırdım, Ashab-ı Kehf köpeği Kıtmir’in soyundan geldiğini keşfettim.

Günümüzde pek çok kimsenin halini arz ediyor bu hikâye. İnsanların menfaatleri karşısında hukuku, adaleti, insani ve vicdani değerleri nasıl bir çırpıda ayaklarının altına alabildiğinin ibretlik bir vesikası, lisanıhalidir aslında bu hikâye.

Bazı insanların; değer yargıları, duruşları, eğilimleri, sözleri ve hatta kararları menfaatleri çerçevesinde değişebilir, değişiyor. Haram kazançlarına, yolsuzluk ve haksızlıklarına Hak elbisesi giydirerek, sureti Hak’tan görünmeye ve bize göre ahlaksızca olan bu durumlarını haklıymış gibi sunmaya çalışıyorlar.

Yalanlar havada uçuştukça bunları alkışlayanlar daha da artıyor. Ahlak zaafa uğradıkça dinin yasakları bile para etmiyor maalesef. Bu dünyada kaybedilen her şeyin telafisi mümkündür lakin ahlaki zafiyet, kişilikte gerçekleşen bozukluğun telafisi mümkün değildir.

Türk siyasetinde durum daha da vahim durumda. Aslında siyaset bi nevi toplumun aynası değil midir? Toplumdaki ahlaksızlıklar, çürümüşlük, insani değerlerden uzaklaşma, haksız kazanç, bencillik, tahammülsüzlük, kin ve nefret olduğu gibi siyasete de aksetmiş durumda.  

Bir toplumda görülen gelişme ve yükselme hali, o toplumun bütün değerlerini kapsar. Bilim, sanat, ticaret, ekonomi, endüstri, devlet, hukuk, ahlak, din, sosyal gelişmelerin ve yükselişin, ya da gerilemenin ve düşüşün gözlemlendiği başlıca alanlardır. Eğer bir toplumda hakikate, insani ve vicdani olana doğru bir yöneliş olursa sözü edilen alanların hepsinde bu kendini belli eder. Tabi ki zıddı da böyledir.

Yüce Allah şöyle buyuruyor: “Davranışları sebebiyle zalimlerin bir kısmını diğer kısmına yönetici yaparız.” (En’am, 6/129)

Bu dünyada aslında karşılaştığımız her şey sesimizin yankısı, yani bizim yansımamızdır. Son zamanların en popüler kelimesi hiç şüphesiz “dava” sözcüğü olsa gerek. Herkes bir “dava”dır tutturmuş gidiyor.

Cennet Mekân Alparslan Türkeş “Dava adamı olmak için, önce adam olmak lazım. Dava öğretilir ama adamlık öğretilmez!” diye özetlemiş bu serüveni. Her toplulukta, siyasi oluşumda veya ideolojik birliktelikte hak ya da batıl bir dava etrafında birleşilir.

Davaları menzile ulaştıran aidiyet şuuru taşıyanların “Adam” lığıdır. Kişilik sahibi bireylerin omuzlarında yükselir hakikat sancağı.

Hz. Peygambere 40 yaşında verilen peygamberliğin bir hikmeti vardır anlayabilene. Kundaktaki Hz. İsa’yı konuşturan Allah Habibim dediği son Peygamberine 40 yaşında vermiştir bu kutlu görevi. O yaşına kadar Muhammedül Emin olarak tanınan, herkesin güvendiği, ahlakıyla, davranışlarıyla herkesin örnek aldığı biri olarak insanlığın karşısında Hz. Muhammed. Doğru İnsan Doğru davayla buluşunca dağların bile taşımaya cesaret edemediği Hakikat sancağı işte o zaman hâkim olur. Dava o zaman zirveye taşınır.

İnsanlar böyledir işte. Bazıları "Yalan" olur, Bazıları "yılan". Çok nadirdir şu fani dünyada Adam gibi kalan.

Son Söz Oğuz Kağan’ın

ULU TANRI!

Türk'ü yiğitlikte daim et! Türk'ü erlik davasıyla yaşat! Türk'ü gerçekçi yap! Türk'ün gönlüne her şeyden önce, hatta kursağına ekmek koymadan evvel Türklük sevgisini koy! Türk'ü ideal ile yaşat ve ideali hakikat yapmaya çalışsınlar! Törelerini canları gibi saklat! Türk'e zevk ve rahat verme! Bilakis zahmete alıştır! Zahmetle yürekleri, bedenleri demir olsun! Bu sayede onlara yüksek çalışma kudreti verirsin! Türk'ü faal, cevval edersin. Türk'e değişmez bir seciye ver! Zamanla seciyesi değişmesin, sade tekemmülle tadilat görsün! Sana hepsinden çok yalvardığım şudur: Türk'ü dalkavukluktan kurtar! Dalkavukluk ve emsali vasıtalara zengin olmaktan koru! Türk'e kötü para hırsı verme! Dalkavukları yok et!

Adam gibi adam olanlara, "Emr olunduğu gibi dosdoğru olanlara" selam olsun.

Ne Mutlu Türküm Diyene!

En içten saygılarımla,

Ali YETGİN

Türkolog

Twitter: @aliyetgin2023

alibugrayetgin@gmail.com