Memlekette dikili bir ağacı olmayan ve iki koyunu gütmekten aciz bütün okuma engellisi cahillerin ve
art niyetli şebekelerin bu aralar uğrak adresi hiç kuşkusuz, denetimden kısmen yoksun ve isteyenin
istediği gibi sallayıp tutacağı sosyal medya siteleri oldu.
Ülke büyük bir musibet ile uğraşırken, sağlık çalışanlarımız hayatlarını hiçe sayıp can kurtarmaya
çalışırken, bütün kamu ve özel kurum ile kuruluşlar teyakkuza geçmişken, Devlet başarılı kamu
yönetimi, enerjik ve insani duyguları zirvede bakanları ile maddi ve manevi bedeller öderken kimileri
memlekette bende varım, ben her şeyin en iyisini bilirim, tüm haberler benden geçer marvalarıyla
ilgisiz, alakasız, kaynağının nerden çıktığı bizde dahil sağır sultan’ın haberdar olduğu bir ton düzmece
haberle temiz vicdanlı insanımızın duygularına kir ve çamur bulaştırır oldular.
Neler mi yazmıyorlar, çizmiyorlar aman Allah’ım akla ziyan;
- Sözüm ona bir diyetisyen’e virüs bulaşmış ölüm döşeğindeymiş (ENDER SARAÇ).Hoca ekrana
çıkıp testim negatif çıktı diyor, nafile! Hoca ölmeli çünkü büyük akıl!(ŞEYTAN) öyle emretti.
- Yok ölümler korkunç düzeydeymiş, hastanelerde yatacak yer kalmamış, milleti kaderiyle baş
başa bırakmışlar.
- Hastanelerde yeterli maskeler yokmuş, önleyici hizmetler işlemiyormuş, bir çok doktor
kendisi de virüse yakalanmış vs..
- Aynı ve kaynağı net olan ve devlet yetkililerince de bilinen bir karantina vakasının Türkiye’nin
dört bir tarafında farklı bir virüs haberi gibi servis edilmesi.
- Yine mezarlıklar müdürlüğü millete çaktırmadan toplu gömü alanları hazırlıyormuş.
Bu ve buna benzer burada ifade etmekten bile hicap duyduğumuz bin türlü lüzumsuz ve uğursuz bilgi.
Peki ne yapmalıyız?
Şahsi fikrim ve aklın yolu diyeceğim değerlendirmelerim şunlar:
-Önce evde kalacağız ve sabredeceğiz. Bu şekilde kendimizi ve sevdiklerimizi koruyacağız.
-Sahil sefalarından, mangallı piknik şölenlerinden, asker uğurlama, düğün, dernek gibi ritüellerden
kısa süre vazgeçeceğiz(Umarım sonsuza dek vazgeçeriz buda ayrı bir gündem konusu).
-Ölümün hak olduğunu bilip ama ölümle dalga geçmeden tedbir alacağız. Bu işin şakası yok.
-Stok yapıp fırsatçılara yanlışın kapısını açmayacağız. Bu memleket sırf kendini değil bütün dünyayı
doyuracak kadar güçlü bir ülke.
-Büyük haber kaynağı! Sosyal Medya’dan vazgeçemiyorsak ta kaynağını bilmediğimiz sosyal medya
haberlerini iletmeyeceğiz ve itibar etmeyeceğiz.
-Saygın ve güvenilir haber kaynaklarından resmi açıklamaları takip edip bu haberlere itibar edeceğiz.
-Yaşlılarımızı dışarı çıkmamaya ikna edeceğiz, çünkü ölümlerin neredeyse tamamı bu yaş grubundan,
60-90 arası yaş diliminde.
-Bu iş duygularla değil akılla, kuru inanç şovlarıyla değil tedbir ve tevekkül ile, ayrışmayla değil, birlik
ve beraberlikle atlatılır. Bunu kabul edeceğiz. Bu çerçevede her akşam 21:00’de yaptığımız ve sağlık
çalışanlarımıza kendilerinin yalnız olmadığını hissettiren alkışlı, kornalı ve sirenli destek faaliyeti çok
değerli bir birliktelik örneği oldu.
-14 altın kuralını harfiyen uygulayacağız.
-Rastgele ilaç içmeyeceğiz, malum şüpheler baş gösteriyorsa alo 184 den destek isteyeceğiz ve
maskemizi takıp en yakın sağlık kuruluşuna müracaat edeceğiz
-Bu ülkenin devletinin kişi ve kurumlarını itibarsızlaştırmak ancak ve ancak ihaneti meslek haline
getirmiş ve gerektiğinde milletten tokadını esaslı yemiş hainlerin felsefesi olabilir, günü ve geçmişi
unutmayacağız.
Ve her şeyden de önce; Devletimize, kurum ve kuruluşlarına, sağlık emekçilerimize, bu milletin güç ve
kudretine sonsuz güveneceğiz. Çünkü bu ülke 2250 yıllık yazılı devlet varlığı ve 5000 yıllık millet varlığı
ile koca bir çınar, MUZ CUMHURİYETİ değil.
Avrupanın varlıklı ülkeleri bu süreçte kurum ve kuruluşlarıyla sapır sapır dökülürken mütevazı
bütçelerle yürüyen aziz devletimiz;
-KOVİD-19 salgını başlar başlamaz Çin’den 34 vatandaşını (içinde kardeş ülke vatandaşları da var)
süper bir operasyonla anavatana taşıdı ve Çin’e tonlarca tıbbi malzeme yardımı götürdü. O Çin bugün
o vefaya karşılık bize 50 bin adeti hibe 2 milyon tanı kitini maliyetiyle gönderiyor. Bu sayı kiti üreten
şirketin stoklarının 2/3 üne karşılık geliyor.
- Şu anda 17 ülkeye kendi yerli kitlerimiz ihraç edilmeye başlandı.
-Biz rahat uykularımızda uyurken bu ülkenin devletinin fedakar kamu çalışanları ve şirketleri 11000 e
yakın umreciyi, 4000’e yakın öğrencimizi, binlerce gurbetteki vatandaşımızı kendi milli imkanlarıyla
anavatana getirip misafirhanelerimize yerleştirip karantina süreçlerini işletti ve işletiyor.
-Fabrikalarımız, fırsatçılara göz açtırmamak için gece gündüz temel ihtiyaç maddeleri üretiyorlar.
Marketlerimiz açık ve tıka basa mal dolu. Süper güç Amerikadaki TV lere yansıyan market manzaraları
akıl ve izan sahipleri için bence yeterli bir örnektir diye düşünüyorum.
-37 meslek lisemiz ve askeri fabrikalarımızın fedakar hoca, çalışan ve öğrencileri gece gündüz
vatandaş ve sağlık çalışanlarımız için maske, koruyucu giysi ve dezenfektan üretiyor. Bu arada mesleği
gereği evde olmak zorunda kalan eli öpülesi hocalarımız Afşin ve Şerife YILDIRIM’ ında sağlık
çalışanları için evde maske hazırlamak adına gösterdiği fedakarlık ancak Türk insanının mücadele ruhu
ile tanımlanabilir. Ancak bu haberleri felaket senaryolarından beslenen Sosyal Medya teröristlerinden
paylaşmasını beklemek onlar adına hayal kırıklığı olur.
-Bazıları oturduğu yerden ahkam keserken VEFA GRUPLARI yaşlı vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını evlere
servis etmeye başladılar bile.
Hülasa bu devlet çok kudretli bir devlet ve Türk milleti çok fedakar bir millet. Son asrımıza damgasını
vuran ve milletimizi sürekli hakir gören anlayışın kabul etmesi gereken bir şey var ki uyuyan dev
uyanmıştır ve devlet makinasının çarkları güçlü bir şekilde dönmektedir. Kendimize güvenelim,
inanalım ve her türlü zorlukta her şeyi başarabildiğimizi unutmayalım.
İnadına Evde Kal, Hayatta kal Türkiye’m…