Türkiye Büyük Millet Meclisinin taş duvarlardan ibaret olmayan manevi ağırlığına son günlerde fazlasıyla şahit olmaktayız.

Küresel çevrelerden icazet ve izinle vakit kaybetmeksizin; Millet ve Devlet bekasına yönelen melun ve alçak kumpası tesirsiz hâle getirmek için millî bir seferberlik içinde tavır ve inisiyatif alınmış MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin 2012 yılında dile getirdiği "Ülkemize yönelen tehditleri en aza indirmek amacıyla; Batı ucu Afrin'i ve Doğu ucu da Kandil'i içine alacak şekilde tesis edilecek Hilal şeklindeki güvenlik kuşağı bir an önce sağlanmalı ve icra edilmelidir" şeklindeki harekât planı adım adım uygulamaya konulmuştur.

Son üç yıldır Gerek Doğu Akdeniz siyasetimiz, gerek Suriye'nin kuzeyindeki operasyonlar, gerek Ülkemiz sınırları içerisinde pkk-fetö gibi terör örgütlerine yönelik operasyonlar bağımsız Türk siyasetinin göstergesi ve yüz akımızdır. Savunma sanayimizdeki millileştirme ve yerli üretimdeki artış ayakları yere sağlam basan kendi politikalarını kendi belirleyen bir devlet olmamızı sağlayan önemli hamlelerdir.

Yüce Türk yurduna kızılelma rüyasıyla vardığımız andan itibaren her karış toprağına ilmek ilmek Türklük pınarından binlerce yıldır çağlayan gibi akan medeniyetimizi, diyalektiğimizi, estetiğimizi işlediğimiz güzel Türkiyemizi her şeyiyle Türk kılmışız.

Türkiye'yi siyasi haritamızın hudutlarından ibaret sayanlar büyük bir yanılgı içerisindedir. Türkiye Adriyatikten çin seddine, Kırım içlerinden Afrika çöllerine uzanan büyük bir gönül coğrafyasına sahiptir.

Suriye'nin kuzeyine yaptığımız operasyonlar birçok yönüyle öğretici ve motive edici olmuştur. Bu operasyonlarla Türkiye kendine çizilen fiziki-zihni-psikolojik sınırları aşınca dışarıda ve içeride dost düşman kim ayan beyan gördük. Türk silahlı kuvvetleri dosta düşmana kudretine çizilebilecek bir sınır olmadığını göstermiş oldu.

Türkiye'nin Suriye hamlesi için söylenenleri gözden geçirdiğimizde

- Rothschild: ABD, Türkiye tarafından yerle bir edildi.
- İsrail; Türkiye istediğini aldı.
- Neoconcu ABD’liler: ABD kaybetti, Türkiye kazandı.
- PKK/YPG: Kaybettik

Amerikan Savunma Bakanı Mark Esper:

“Türkiye, biz ne yaparsak yapalım, Suriye’ye girmeye tam kararlıydı. Güneye ilerleyen 15.000 Türkü, iki düzine Amerikan askeriyle durduramazdık”

"Türkiye ABD'den izin istemedi, Suriye’ye gireceğini söyledi."

Türkiye'nin hem sahada hem masada kazandığı bir hakikattir.

Türkiye-Rusya, Türkiye-ABD arasındaki terörden arınma münasebatında yeni bir ahdin başlangıcı olan yurdumuzun daha metin duruşunun simgesi bu son anlaşma, Ortadoğuda emniyet ve barışın devamını sağlamak ile kalmayacağı, belki âlemin emniyetini muhafaza yolunda da büyük yardımları olacağı büyük bir hakikattir.

Bu anlaşmanın sağlayacağı hedeferden biri de Birleşik Milletler Heyetinin Türk devleti hakkındaki mevkiine ehemniyet konmasıdır. Bunun husulü zarureti ve Türk Devletinin egemenlik haklarını muhafazadaki kararlılığı bütün dünyaca malum olunmuştur.

“Hudûd-u millîmiz, İskenderun’un cenûbundan (güneyinden) geçer, şarka doğru uzanarak Musul’u, Süleymaniye’yi, Kerkük’ü ihtiva eder. İşte hudûd-u millîmiz budur dedik!” Halaskargazi Mustafa Kemal Atatürk’ün TBMM’de sınırlarımız ile ilgili yaptığı tarihi konuşma (1 Mayıs 1920) dayanağımızdır. Bugün Atatürk'ün emanetine sahip çıkılmaktadır

Anlaşma misakı millinin hafızalarda yeniden meşru ve hukuki zeminde hayat bulmasının önünü açmıştır. Misakı Milliyi bizlere emanet bırakan Halaskargazi Mustafa Kemal Atatürk ve Silah arkadaşlarının aziz ruhları şad olmuştur.

Suriye'nin kuzeyi meselesi hakikatta yalnız Arapların kendi meseleleri değildir; o, bütün Türk dünyasının emniyet meselelerinden birini teşkil etmektedir.

Bu vesileyle Türk Devletinin, Büyük Türk Milletinin azim ve kararlılığını Tüm dünyaya hissettiren Sayın Cumhurbaşkanına, Milliyetçi Hareket Partisi Lideri Devlet Bahçeli Bey'e en iyi temennilerimi, teşekkürlerimi ve Umum Muhterem Mebusan Azayı Kiramına, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin komuta kademesine ve kahraman Mehmetçiğimize teşekkürlerimi tekraren takdim eylerim..

Ne Mutlu Türküm Diyene..